Eğitim
Yayınlanma: 05 Eylül 2024 - 22:29
Güncelleme: 05 Eylül 2024 - 23:28
Kartal Belediyesi Meclis Üyesi Ali Aluç'tan Eğitim Sistemi Eleştirisi
Kartal Belediyesi Meclis Üyesi Ali Aluç, yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte Türkiye'nin eğitim sistemi ve hükümetin politikalarına yönelik sert eleştirilerde bulundu. Aluç, mevcut eğitim sisteminin 22 yıldır AKP iktidarı tarafından "yapboz tahtasına" çevrildiğini, ne öğrencilerin ne de öğretmenlerin ihtiyaçlarına yanıt vermediğini söyledi. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" olarak adlandırılan yeni müfredata karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak Danıştay’da dava açtıklarını duyurdu.
Eğitim
05 Eylül 2024 - 22:29
Güncelleme: 05 Eylül 2024 - 23:28
Kartal Belediyesi Eylül ayı Meclis Toplantısı ikinci oturumu yapıldı. Gündem dışı söz alan Ali Aluç, yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte Türkiye'nin Eğitim Sistemi ve hükümetin politikalarına yönelik sert eleştirilerde bulundu."Danıştaya Dava Açtık"Yeni dönemde 1., 5. ve 9. sınıf öğrenciler ve öğretmenler için eğitim programı olarak uygulanacak "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ne karşı Aluç;"Katılımcı ve şeffaf yürütülmemiş, kaynakçası bilimsel verilere dayanmayan ve yazarları belli olmayan, tüm uzmanların karşı çıkmasına rağmen, uygulamaya sokulmaya çalışılan bu modele karşı; Cumhuriyet Halk Partisi olarak idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’da dava açtık.Bizler; öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin vakti ve emeğini çalan AKP’nin, siyasi hırslarına kurban edilmeden, bir an önce bilimsel, çağdaş ve laik eğitim programlara geri dönüleceğini umuyoruz." dedi."Öğretmenler ve Öğrenciler Mağdur Ediliyor"Aluç, öğretmenlerin haklarının ihmal edildiğini ve öğretmen açığının ücretli öğretmenlikle kapatılmaya çalışıldığını, yeni öğretmen atamalarının yapılmadığını belirten Aluç;"Meclise sunulan bu teklifte, öğretmenlerin hakları tanımlanmamış, diğer eğitim çalışanları ile ilgili hiçbir düzenleme yapılmamış, özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmemiş, basamaklandırma sistemine çözüm getirmemiştir. AKP iktidarının bu teklif ile hedeflediği amaç; öğretmenlik mesleğinin itibarini yükseltmek değil, öğretmenlerimizin ve eğitim bileşenlerinin haklarını tanımak değil; öğretmenlerin diplomasını çalmaktır." ifadelerini kullandı.Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Danıştay’a açılan davayı gerekçe göstererek mülakat sonuçlarını açıklamaktan kaçındığını ve bu durumun hem öğretmenleri hem de öğrencileri mağdur ettiğini söyledi."Devlet Okulları Yoksul Ailelerin Çocukları İçin Güvensiz Hale Geldi"Devlet okullarındaki yetersiz koşullara da değinen Aluç, okulların ailelerden katkı payı toplayarak ayakta kaldığını belirterek;"Öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkı ve öğretmenlerimizin özlük haklarının dışında, okullarımızın durumu da ne yazık ki işler acısıdır. 22 yıllık AKP iktidarı; çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek veremediği gibi, bir bardak temiz içme suyu bile çok görmektedir.Sizlere tavsiyem; bu konuda CHP’li belediyeleri ve yapacağımız açıklamaları yakından takip edin." dedi. Ve ekledi:"Devlet yalnızca okulun binasını sağlayan, öğretmen maaşlarını veren, elektrik, su ve yakacak masrafını karşılayan, konumdan ileriye gidememiştir. Temizlik ve güvenlik görevlisinin maaşından, badanaya, çatı tamirinden sınıfların bakımına, kırtasiye malzemelerinin ve temel hijyen malzemeleri bakanlık sağlamadığı için; her ne ad altında olursa olsun, velilerden istenen katkı payları nedeni ile okullar neredeyse özelleştirilmiş durumdadır.Ailelerin katkı payı veremediği, yoksul bölgelerdeki okullarımız ve çocuklarımız ise güvensiz, sağlıksız ve hijyenden yoksun okul binalarında eğitim almak zorunda bırakılmışlardır. AKP iktidarının eğitim sistemini getirdiği bu günkü noktada, nitelikli eğitim her çocuğun hakkı olmasına rağmen, ekonomik durumları iyi olan ailelerin çocuklarının erişebildiği bir imtiyaz haline gelmiştir.AKP iktidarında, eğitim piyasalaşmış, özel okullar AKP tarafından sistematik şekilde desteklenmiştir. Atanmayan öğretmen sorunu, özel okullara ucuz işgücü sağlamak için bilinçli olarak yaratılmıştır. Uygulanan sınav sistemlerinin, kamu okullarında yaşanan nitelik kaybının ve eğitimde dinselleşmenin sonucunda, çocukların nitelikli, bilimsel ve laik eğitim almasını isteyen veliler, çareyi özel okullarda bulmuşlardır. Devlet Okulları, toplumun en yoksul ve çaresiz kesimlerinin çocuklarının AKP’nin eğitim politikalarına dolaysız maruz kaldığı mekanlara dönüşmüştür."Mesleki Eğitimde Ucuz İş Gücü EleştirisiAluç, mesleki ve teknik eğitimde de ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, bu okulların sosyal ve ekonomik olarak dezavantajlı kesimlerden gelen, akademik başarısı düşük öğrencilerin tercih ettiği kurumlar haline geldiğini ifade etti. Ayrıca, Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) çocuk işçiliğine zemin hazırladığını ve bu kapsamda birçok çocuğun iş kazalarında hayatını kaybettiğini söyledi:"“4 gün işe, 1 gün okula” diye yoksul ailelerin çocuklarına tek alternatif haline getirilen MESEM’ler (MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ) çocuklarımızın devlet eliyle ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak kullanıldığı, çocuklarımızın yaralandığı ve öldüğü bir projeye dönüşmüştür.İSİG meclisi (İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MECLİSİ) verilerine göre; 2004 yılının ilk yedi ayında MESEM programı kapsamında dokuz çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.""Eğitim Sistemi Dinselleştirildi"Aluç, AKP'nin eğitim politikalarını eleştirirken, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığını, eğitim sisteminin giderek dinselleştirildiğini şu şekilde ifade etti:"MEB liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, tarikatlarla yapılan protokoller, vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin içine daha fazla alınması yoluyla eğitim her geçen gün dinselleştirilmiştir."Atatürk’ün eğitime verdiği öneme vurgu yapan Aluç, CHP iktidarında eğitime yeterli bütçenin ayrılacağını ve tüm sorunların çözüleceğini söyledi.

EDİTÖR
İlginizi Çekebilir