TMMOB İKK Sekreteri Aykut Aydemir, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Akdemir, şunları söyledi:"TMMOB olarak bu kentteki bütün demokratik yapılarla kentin bütün yaşam alanlarının korunması anlamında birlikte mücadele etmekten bir adım geriye düşmedik düşmeyeceğiz. İnciraltı da bunlardan bir tanesi. 2007 yılından bu yana süren bir hukuki süreç var. Burası bir tarım alanı. Tarım alanlarıyla ilgili geçen orman yangınına da sebep olan hobi bahçeleri kavramı. Bütün tarım alanlarının içerisine bir türlü yapılaşma süreci dayatılıyor. İnciraltı süreci de mevcut ilgili iki tane ilçe belediyesinin görevlerini yapmamasından kaynaklı. İki ilçe belediyesinin orada kaçak olan yapıları yıkamaması, yıkacak siyasi iradeyi gösterememelerinden kaynaklı ve mevcut imar afları süreci sonrasında da oradaki birçok binanın artık 'yıkamıyorsak eğer biz burayı planlayalım' kavramıyla karşı karşıyayız. Biz TMMOB olarak her türlü yanlışa, her türlü hataya rağmen tarım alanlarının korunması gerektiği üzerinden sözümüzü söylüyoruz.""İnciraltı'nın tarım vasfının korunması doğru iştir"
Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarımsal amaçlı sezonluk olarak kiraya verilmesine ilişkin yönetmeliği değerlendiren Akdemir,"İki yıl ekilmeyen tarlalara devlet el koyacak. Kiralayacağım diyorlar da iki yıl ekmezseniz ve devlet bunu fark etmişse devlet o tarlaya el koyacak. Buradan bir çağrı yapıyoruz çok geç kalmış bir iştir. İnciraltı söz konusu ise genelge için çok geç kaldınız. İzmir coğrafyası içerisindeki nitelikli tarım arazilerinden biri olan İnciraltı'nın tarım vasfının korunması doğru iştir. Rant politikalarına açılması bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Kamu yararı ve bu toprakların bizden sonraki kuşaklara aktarılması üzerinden itirazımızı bir kez daha ifade ediyoruz. İster hukuki süreçler, isterse planlama tekniği ne derse denilsin İnciraltı bir tarım alanıdır, tarım alanı olarak da korunmak zorundadır" diye konuştu.
"Kamu kaynaklarına konmak isteyen ihaleciler İnciraltına göz dikti"
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi 2'inci Başkanı Ilgaz Su Aktaş, tarafından okunan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:"İnciraltı bölgesini tehdit eden kararlara bir yenisi daha eklendi! Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete'de yayımlanan ve İnciraltı bölgesinin bir kısmını kapsayan sit statüsü değişikliği yıllardır dile getirdiğimiz hususları yeniden gündeme getirmiştir. İzmir'de kentsel rantın biriktiği en büyük, en çok gündemde tutulan, bir an önce ranta konu edilmesi için türlü çabalar içine girilen bir alandır İnciraltı. Bölgenin rantından nemalanmak isteyen gayrimenkul simsarları, yapılaşmaya açılması halinde zenginliğini katlamayı bekleyen müteahhitler, 'müşteri garantili' otoyol, köprü vb. projelerle kamu kaynaklarına konmak isteyen ihaleciler, İnciraltı'na yıllardır göz dikti. Israrla İnciraltı bölgesinin değerini, korunma gerekliliğini anlatıp durduk. İnciraltı'na gözlerini dikenler asla anlamak istemedi ancak İzmir halkı İnciraltı'nın neden korunması gerektiğini anladı ve mücadele etti. Bugün ise; İnciraltı'ndaki ısrar nedenlerinin de daha net anlaşılmasına ihtiyaç var. Toprak Koruma Kurulu kimin için tarım dışı amaçla kullanıma ilişkin karar alıyor? İmar planları kimin için yapılıyor? sit statüsü kimin için düşürülüyor? Toprak Koruma Kurulu Kararı ile İnciraltı bölgesinde tarım dışı kullanıma izin verilirken gelecek kuşaklarımızın gıda ihtiyacı, gıda güvenliği mi düşünülüyor? İmar planları yapılırken kentin bütününde yaşanan bir sorunun çözümü, barınma hakkı, kamunun çıkarı, uzun erimli ve planlı bir kent, sosyal devlet gereği yükümlülükler mi gözetiliyor, imar planları tüm İzmirliler için mi yapılıyor? Sit statüsü, her yıl kentimize uğrayıp, beslenen, çoğalan, konaklayan flamingolar daha rahat yaşasın, hem kara hem su florası daha da gelişsin, biyoçeşitlilik artsın diye mi düşürülüyor?"Bilirkişi raporunda heyetin görüşünün planların iptali yönünde"İlgili ve yetkili idareler, İnciraltı'nda avucunu ovuşturan kesimlerin isteklerini yerine getirebilmek için türlü yollar deniyorlar. Sit statüsü değişikliği de bu yaklaşımın son ürünüdür. Biliyorsunuz ki 2018 yılında alınan mahkeme kararına kadar Körfez Geçiş Projesi kentin gündemindeydi. Geçtiğimiz sene genel seçimlerin hemen öncesinde onaylanan imar planlarında rafa kaldırılan projenin ulaşım bağlantılarının da sinsice iliştirildiğini gördük. Söz konusu imar planlarına dava sürecimiz devam ediyor ve hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı davanın bilirkişi raporunda heyetin görüşünün planların iptali yönünde olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte 2018 yılında Körfez Geçiş Projesi'nin ÇED Olumlu kararını iptal eden mahkeme kararında mahkeme heyetinin, projenin kuzey ve güney kıyılarındaki korunan alanlara vurgu yaptığını da hatırlatmak isteriz."İnciraltı sahipsiz değildir"Bu bağlamda yapılan sit statüsü değişikliğinin olası bir proje ve projeye ilişkin davada ön almak, yargı kararlarının arkasından dolanmak olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Devletin kurumları halkına, doğaya, çevreye, tarım alanlarına, yurttaşların geleceğine ilişkin sorumluluklarını bir kenara bırakmış, rant peşinde koşan çevrelerin taleplerini nasıl yerine getireceği derdine düşmüştür. Ancak İnciraltı sahipsiz değildir, her adımı takip edeceğimizi ve mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna bildiririz."
Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarımsal amaçlı sezonluk olarak kiraya verilmesine ilişkin yönetmeliği değerlendiren Akdemir,"İki yıl ekilmeyen tarlalara devlet el koyacak. Kiralayacağım diyorlar da iki yıl ekmezseniz ve devlet bunu fark etmişse devlet o tarlaya el koyacak. Buradan bir çağrı yapıyoruz çok geç kalmış bir iştir. İnciraltı söz konusu ise genelge için çok geç kaldınız. İzmir coğrafyası içerisindeki nitelikli tarım arazilerinden biri olan İnciraltı'nın tarım vasfının korunması doğru iştir. Rant politikalarına açılması bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Kamu yararı ve bu toprakların bizden sonraki kuşaklara aktarılması üzerinden itirazımızı bir kez daha ifade ediyoruz. İster hukuki süreçler, isterse planlama tekniği ne derse denilsin İnciraltı bir tarım alanıdır, tarım alanı olarak da korunmak zorundadır" diye konuştu.
"Kamu kaynaklarına konmak isteyen ihaleciler İnciraltına göz dikti"
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi 2'inci Başkanı Ilgaz Su Aktaş, tarafından okunan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:"İnciraltı bölgesini tehdit eden kararlara bir yenisi daha eklendi! Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete'de yayımlanan ve İnciraltı bölgesinin bir kısmını kapsayan sit statüsü değişikliği yıllardır dile getirdiğimiz hususları yeniden gündeme getirmiştir. İzmir'de kentsel rantın biriktiği en büyük, en çok gündemde tutulan, bir an önce ranta konu edilmesi için türlü çabalar içine girilen bir alandır İnciraltı. Bölgenin rantından nemalanmak isteyen gayrimenkul simsarları, yapılaşmaya açılması halinde zenginliğini katlamayı bekleyen müteahhitler, 'müşteri garantili' otoyol, köprü vb. projelerle kamu kaynaklarına konmak isteyen ihaleciler, İnciraltı'na yıllardır göz dikti. Israrla İnciraltı bölgesinin değerini, korunma gerekliliğini anlatıp durduk. İnciraltı'na gözlerini dikenler asla anlamak istemedi ancak İzmir halkı İnciraltı'nın neden korunması gerektiğini anladı ve mücadele etti. Bugün ise; İnciraltı'ndaki ısrar nedenlerinin de daha net anlaşılmasına ihtiyaç var. Toprak Koruma Kurulu kimin için tarım dışı amaçla kullanıma ilişkin karar alıyor? İmar planları kimin için yapılıyor? sit statüsü kimin için düşürülüyor? Toprak Koruma Kurulu Kararı ile İnciraltı bölgesinde tarım dışı kullanıma izin verilirken gelecek kuşaklarımızın gıda ihtiyacı, gıda güvenliği mi düşünülüyor? İmar planları yapılırken kentin bütününde yaşanan bir sorunun çözümü, barınma hakkı, kamunun çıkarı, uzun erimli ve planlı bir kent, sosyal devlet gereği yükümlülükler mi gözetiliyor, imar planları tüm İzmirliler için mi yapılıyor? Sit statüsü, her yıl kentimize uğrayıp, beslenen, çoğalan, konaklayan flamingolar daha rahat yaşasın, hem kara hem su florası daha da gelişsin, biyoçeşitlilik artsın diye mi düşürülüyor?"Bilirkişi raporunda heyetin görüşünün planların iptali yönünde"İlgili ve yetkili idareler, İnciraltı'nda avucunu ovuşturan kesimlerin isteklerini yerine getirebilmek için türlü yollar deniyorlar. Sit statüsü değişikliği de bu yaklaşımın son ürünüdür. Biliyorsunuz ki 2018 yılında alınan mahkeme kararına kadar Körfez Geçiş Projesi kentin gündemindeydi. Geçtiğimiz sene genel seçimlerin hemen öncesinde onaylanan imar planlarında rafa kaldırılan projenin ulaşım bağlantılarının da sinsice iliştirildiğini gördük. Söz konusu imar planlarına dava sürecimiz devam ediyor ve hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı davanın bilirkişi raporunda heyetin görüşünün planların iptali yönünde olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte 2018 yılında Körfez Geçiş Projesi'nin ÇED Olumlu kararını iptal eden mahkeme kararında mahkeme heyetinin, projenin kuzey ve güney kıyılarındaki korunan alanlara vurgu yaptığını da hatırlatmak isteriz."İnciraltı sahipsiz değildir"Bu bağlamda yapılan sit statüsü değişikliğinin olası bir proje ve projeye ilişkin davada ön almak, yargı kararlarının arkasından dolanmak olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Devletin kurumları halkına, doğaya, çevreye, tarım alanlarına, yurttaşların geleceğine ilişkin sorumluluklarını bir kenara bırakmış, rant peşinde koşan çevrelerin taleplerini nasıl yerine getireceği derdine düşmüştür. Ancak İnciraltı sahipsiz değildir, her adımı takip edeceğimizi ve mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna bildiririz."