İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu, Olağan Genel Kurul'un ardından yaptığı, "Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir" açıklamasının çarpıtıldığını ve bir karalama kampanyası başlatıldığını bildirdi.Kaboğlu, sosyal medya hesabıdan yaptığı paylaşımda şunları kaydetti: "Saygıdeğer kamuoyu, İstanbul Barosu'nun sevgili üyeleri, 20 Ekim akşamı İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu ardından hukukçulara yaptığım kısa değerlendirme sonrası, Anayasa'nın ilk dört maddesi üzerine bir kara çalma kampanyası başlatıldı. Seçim sürecinde hakkımda yürütülen gerçek dışı söylemlere karşı yaptığım teknik açıklama, siyasi bir zemine çekilmiş, bağlamından koparılmış ve anlaşılamamıştır. İlk üç madde, ülke, toplum ve devlet üçlüsünü kucaklayan kurallar bütününün sacayağı olarak temeldir. Değiştirilmesinin teklifi dahi olanaksızdır. İfadelerimin kurucu irade ile sürekli çatışma içerisinde olan kişi ve kurumların beyanlarıyla ortaklaştırılması doğru ve iyi niyetli değildir. Bu konuda toplumdaki hassasiyetin farkındayım ve bu hassasiyetle ömrünü ülkede yapılan anayasal tahribata karşı koymakla geçirmiş, bu konuda bedeller ödemiş bir hukuk insanıyım. Bu itibarla, devraldığımız görevin de sorumluluğuyla, Anayasa'nın en net savunuculuğuna devam edeceğimiz gibi, avukatlık mesleğinin sorunlarını çözmek için çalışacağız ve genç meslektaşların gündemini gündemimiz yapacağız."
İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda Kaboğlu, 'yargı bağımsızlığı' vurgusu yaparak şunları söylemişti:"Yargı bağımsızlığı temelinde, Meclis önünde sorumlu bir hükümetin kurulması yönünde anayasa değişikliği olması gerektiğini hep savunacağız. Biz bugünkü seçimi anayasanın değişmez maddeleri bağlamında yaptık. Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir. Tıpkı 1995'te yapıldığı gibi, tıpkı 2001 yılında yapıldığı gibi. 1995 yılında başlangıç kısmında bulunan ırkçı ibareler çıkarıldı. 2001 yılında 14'üncü maddede 'İnsan haklarına dayanan laik ve demokratik Cumhuriyet' tanımı eklendi. O zaman 1961'te öngörülmüş olan 'İnsan haklarına dayanan devlet' kavramı anayasaya yeniden girmiş oldu. Daha ileri götürüldü. AYM de artık bu kavramı kullanmaya başladı. Biz her zaman insan haklarına dayanan laik ve hukuk devletini savunacağız."